28 Aralık 2009 Pazartesi

Anaokulunda İhmalkarlık :(


İhmalkarlık ki ne ihmalkarlık...

Gelelim olayın başına. Utku iki yıldır İzmir Buca'da bulunan özel bir anaokuluna gidiyor. Sahibi de annemin apartman komşusu. Geçen sene çok tatlı, çok sevecen güler yüzlü bir öğretmeni vardı. İlk başlarda okulda zorlansada zamanla alıştı öğretmeni sayeside.

Bu sene başında aynı okula tekrar kayıt yaptırdık. Okula bir gittik ki geçen seneki öğretmeni yok, değişmiş. Sadece öğretmen değişse, abartısız bütün kadro değişmiş. Utku'ya çaktırmamıştım ama benim bile kanım kaynamamıştı okulun yeni kadrosuna. Hele de Utkuların sınıf öğretmeni geçen seneki öğretmenine göre daha soğuk, mesafeli gelmişti bana.

4 aydır gidiyordu bizimki okula ama ben hala ısınamamıştım yeni öğretmene. Derken zamanla öğretmenin ve yanındaki stajyerlerin disiplinsizlikleri başladı. (bu arada zırt pırt da stajyer değiştiriyor okul)

Bir gün Utku'nun diş fırçasını kaybediyorlar, bir gün temiz yorgan gönderiyorum onlar kirlilerini göndermiyorlar falan. Hadi bunlar ufak tefek pürüzler olduğundan pek aldırmadım.

Utku öğle uykusuna yatmayı her 4-5 yaş çocuğu gibi reddediyor; ama okulda zor da olsa uyuyordu. Bir gün Utku'dan öğrendimki :
''6 yaşta cadı varmış anne'' dedi bana.
''ne cadısı oğlum'' dedim.
''elektrikleri kesiyomuş, öğretmen biz uyurken böyle dedi'' diyor. Şok oldum. Ben oğlumu bu zamana kadar hiç bir şekilde korkutmamıştım. Bunu duyunca çok şaşırdım ve git gide okulundan iyice soğudum.

Bardağı taşıran son damlaysa bugün gerçekleşti:

Utku eve geldi. babasıyla biraz boğuşup oynadılar. Tam o sırada Ümit ''bu çocuğun altı ıslak, çiş yapmış bu'' dedi. Sonra Utku'yu iyice sıkıştırdık. ''Oğlum nerde çiş yaptın, serviste mi, okulda mı?'' diye bayaa sorduk. Başta korktu kızıcaz diye söylemedi. Sonra öğrendik ki meğer öğle uykusunda altını ıslatmış. Bazen yatarken altını ıslatıyor ama uyanıkken hiç böyle bişey yapmadı şimdiye kadar. Yani uykusunda yaptığı belliydi. Yine de emin olmak istedik. Zaten üzeri neredeyse kurumaya başlamıştı. Yani yeni yapmadığı belliydi.

Düşünsenize çocuk okulda saat 13:00 gibi uyuyor, eve 17:00 sularında geliyor. Yaklaşık 3-4 saat altı ıslak kalmış yavrumun. Bu nasıl sorumsuzluk böyle hem de özel bir okulda.

Bende hemen öğretmenini aradım.''Allah Allah hiç faketmedik, Utku'da söylemedi. Nasıl oldu acaba'' falan deyip kem küm etmeye başladı.

Çok kızdım arkadaşlar. Hala da kızgınız. Hele Ümit. Zaten o da istemiyordu Utku'nun artık bu okula gitmesini. Yarından itibaren de göndermiycez. Ben zaten artık evdeyim. Çalışmıyorum. Oğluma güzel anaokulu setleri alarak, onunla faaliyetler, resimler yaparak daha verimli vakit geçirebiliriz. Böylesi hepimiz için daha iyi.

Ne dersiniz. Sizce de haklı değil miyim???

26 Aralık 2009 Cumartesi

Mozalik Pasta :)

Oğlumun deyimiyle Mozalik pasta. :) Çok basit. Hemen herkesin bildiği bir pasta bu. Ama yapılışı kişiden kişiye değişiyor. Hem lezzetli hem yapması çok kolay. Gelelim benim tarifime:

Malzemeler:
1 paket pötibör sade bisküvi
1 paket pötibör kakaolu bisküvi
3,5 su bardağı süt
1 paket kakaolu puding
Üzeri için dövülmüş fındık veya hindistan cevizi

Yapılışı:
Öncelikle pudingi sütle pişiriyoruz. Ocaktan aldığımız pudingi bir kakaolu bisküviye, bir sade bisküviye sürerek arka arkaya gelecek şekilde yapıştırıyoruz. En sonda tencerede kalan pudingi pastanın her yanına sıvıyoruz. Üzerine de fındıkları döküp 2 saat kadar dolapta bekletiyoruz.

İşte bu kadar pastamız hazır. Denemek isteyen herkese tavsiye ederim. Benim yaptığım ve en sevilen pastalarımdan biridir.
Afiyet olsun...

23 Aralık 2009 Çarşamba

Hediyelik Eşya Fuarı ve Hayal Kırıklığı :(



Selamlar herkese...
Uzuuun bir aradan sonra kendimi toplayıp nihayet pc başına geçebildim.

Neyse gelelim konumuza. Geçenlerde evde oturmaktan sıkılmış bir haldeydim. Havada kapalı ve soğuktu ama dışarı çıkmak istiyordum. Derken Ümit'ten (eşim olur kendisi) o mükemmel fikir gündeme geldi :'' haydi hediyelik eşya fuarına gidelim.'' dedi. Eee ben hiç durur muyum zaten ne zamandır da istiyordum.

Utkucuk okuldan gelince giyindik süslendik oğlum, ben, eşim ve bir de görümcem çıktık yola. Meşhur İzmir Fuarının içindeki hediyelik eşya fuarına gittik. Ama tam bir fiyasko hiç bir şey yok anlaşılan bu yıl kriz fuarıda vurmuş.

O kadar hevesle, iştahla gittiğimiz fuar bomboştu. Hem doğru dürüst ürün yoktu, hem de çok sakindi. Gerçi biz hafta içi gittik ama olsun geçen senelerde öyle değildi.

Fotoğraf falanda çekecektim, sevdiklerime hediye alacaktım, heveslenmiştim; ama yok hiç hoşuma giden bişey yoktu sadece şu meyve görünümlü sabunlar hoştu o kadar.
Zaten foto çekmeyede çekindim. Tezgah başındaki görevliler garip garip bakıyorlardı

İşte böyle... Aslında bol fotoğraflı ve aldığım hediyeleri sizlere gösterebileceğim bir yazı yazmak isterdim ama maalesef..

İnşallah başka sefere..
hadi şimdilik hoşça kalın....

21 Aralık 2009 Pazartesi

Karmaşık Düşünceler...


Biz ailece ilk şoku ve şaşkınlığı bir nebze olsun atmış durumdayız.
Bakalım biraz daha bekliyorum. Önümüzdeki hafta doktora gidicez. Utku'nun doğumunu gerçekleştiren doktoruma gidicez.

Tatlı bir telaş başladı bizde şimdi. En çok da oğlumda.. Eee kolay değil biz ikinci kez anne baba olucaz ama o ilk kez abi olucak. :)

Hafta sonu yine annemlerdeydik. Bizimki önüne gelene söyledi kardeşi olacağını. Hatta bir kere söylemek yetmedi bazen iki üç kere tekrarladı. Ama her defasında da aynen şu cümleyi tekrarladı:

''benim kardeşim olacak. Ama şimdi annemin karnında, daha çok küçük, elleri ayakları bile oluşmadı'' :)

Canım yaaa. Onun mutluluğu bile yeni bir bebek istemek için yeterli. O da benim gibi çok kardeş düşkünü. Her gün karnımı okşuyor. ''Bak anne biraz büyümüş'' diyor. Canım oğlum benim.

Bazen aklıma saçma sapan şeyler geliyor. Acaba yeni bebek olduğunda Utku'ya ihanet etmiş olur muyum? Şimdi, sadece ona verdiğim sevgiyi kardeşi doğduğunda ikiye paylaştırınca onu üzer miyim diye.
Rabbim insanı (ve kainatı) o kadar mükemmel yaratmış ki aslında sevgi ikiye bölünmüyor. Aynı sevgi adeta klonlanıyor. Ne fazla, ne eksik.. iki hatta daha fazla evlat sevgisini hiç eksilme olmadan anne kalbinde taşıyabiliyor. Çok ilginç.. Buna sadece Rabbimin gücü yeter.. İşte böyle saçma olduğunu düşünmeme rağmen aklımdan bunların geçmesini engelleyemiyorum.

Bizim cephede durumlar böyle.. Tatlı bir heyecan, mutluluk ve şaşkınlık...
Sevgiler...

18 Aralık 2009 Cuma

HAMİLEYİMMMM!!!!!


Evet artık herşey netleşti.

Boşuna şüphelenmemişim yani.

Hamileyim.

Biricik oğluma kardeş geliyor. Hayırlısı olsun bakalım. Zaten ne zamandır şüpheleniyordum. Sizlerede buradan söylemiştim bir önceki yazımda. Bugün bir test aldık. Daha doğrusu biz dayanamayıp önceden almıştık ama erken olduğundan test yapmamıştık. Bu sabah cuma gününün de mübarekliğiyle testi yaptık. Veeee Sonuç: pozitif!!!

Bakalım önümüzdeki günlerde Utku'ya hamileyken gittiğim doktora gidicem.

Utku bu duruma çok sevindi. Zaten ne zamandır o da kardeş istiyordu. Okulda bütün öğretmen ve arkadaşlarına söylemiş yavrum benim :) Yanıma gelip gelip soruyo :' anne gerçekten karnında bebek var mı? şaka yapmıyosun demi' diye. :)

Allah sağlıklı, hayırlı evlat verir inşallah.

Ne diyeceğimi bilemiyorum. Gelişmeleri aktarıcam.

Şimdilik hoşçakalın....

16 Aralık 2009 Çarşamba

Çok Uyuşuğum bu günlerde...

Bugünlerde üzerimde acayip bir uyuşukluk var. Sizde durum nedir bilmiyorum ama benim yattıkça yatasım uyudukça da uyuyasım geliyor. Belki havaların bozuk olmasıdır buna sebep. O yüzden pek pc başına da geçemiyorum. Canım çalışmak dahi istemiyor.

Acaba hamile olabilir miyim? ne dersiniz? Hamilelik de uyuşukluk yapıyor insanın üzerinde bilirsiniz. Ben biraz öyle hissediyorum ama yine de belli olmaz. Bakalım gelecek günler gösterecek hamile miyim değil miyim?

Bu aralar yeni bir bebek istiyoruz aslında. Tek çocuk büyütmek zor.

Ben ilk okula başladığım zamana kadar tek çocuktum, mahallede herkesin kardeşi vardı. hep ağlardım kardeşim olsun diye. Hatta bir keresinde öğretmenime bile şikayet ettim annemi, bana kardeş almıyorlar diye :) Daha sonra ben 8 yaşındayken kardeşim oldu. İyiki de oldu. onu çok seviyorum. Allah'a şükür başka kız kardeşler gibi anlaşamamazlığımız da yok. O olmasa kendimi çok yalnız hissederdim herhalde. Merve'm şu anda Ankara'da üniversite okuyor. Onu o kadar çok özlüyorum ki...

Bu yüzden bu duyguyu oğlum da yaşasın istiyorum. Bence kardeşler arasında 8 yaş çok fazla. Daha az yaş farkı olmalı ki çocuklar birlikte daha çok şeyi paylaşabilsinler.
Utku şu anda 4 yaşında. eğer bir bebek daha olursa aralarında 5 yaş olacak... bence ideal.

Bakalım artık herşey nasip... Gelişmeleri size aktarıcam...

14 Aralık 2009 Pazartesi

Hafta Sonu Hallerimiz...

Herkese Merhabalar...

Hafta sonları oğlumla bir takım faaliyetlerimiz olduğundan nete giremiyorum. O yüzden pek birşeyler yazamadım hafta sonu. Zaten cuma akşamı Utku'yu okuldan alıp annemlere gittik, o gece orada kaldık. (Bizim cuma ya da c.tesi günlerimiz anneanne günlerimizdir.) Biz iki kardeşiz. Kardeşim şu anda Ankara'da okuyor. Babamda çalıştığı için annemi pek yalnız bırakmamaya çalışıyoruz. Benim için de enerji depolama günleri oluyor bu günler baba ocağında :)

Cuma ve cumartesi dinlenerek, annemle bol bol sohbet ederek, karşılıklı birer sütlü kahve içerek, annemin üst komşusu ve en yakın arkadaşınında arada bir aramıza katılmasıyla hoş bir cuma ve cumartesi geçirdik. Tabi Utku ve kaprisleri de aramızdaydı söylememe pek gerek yok sanırım.

Pazar günü havanın da soğuk olmasıyla evimizde pinekledik. Ben yeni bir hırka örmeye başladım dün. 2 yıl önce ördüğüm fakat büyük ve salaş durduğu için pek giyemediğim hırkayı söktüm ve yeniden örmeye başladım. Aslıda çok zor örmüştüm o hırkayı ama hiç giyememektense, 2 hafta uğraşıp giyebileceğim bir hırka yapmayı tercih ederim doğrusu. Oğlumda bu arada kendi ödev ve faaliyetlerini yaptı.

Ayrıca ona kurabiye yapacağımıza söz vermiştim.
Pasta Şehrinde gördüğümüz bir zencefilli kurabiyelerden biz de yaptık. Tabi bizim ki biraz çakma oldu. Elimizdeki malzeme ve aparatlarla ancak bu kadarını yapabildik. Ama tadı çok güzel oldu. Siz de benim gibi baharatlı kurabiye çeşitlerini seviyorsanız denemelisiniz. Çok lezzetli bir kurabiye.. Bugün oğlum okuluna götürdü, arkadaşlarıyla paylaşacakmış küçük bey..


İşte böyle bir hafta sonu böyle geçti. Sakin, dinlenerek ve evimizde...

Bu arada bu hafta sonuna kadar size küçük bir sürprizim olabilir bir kaç günü daha var. Günü geldiğinde sizinle paylaşacağım..

Şimdilik hoşçakalın..

10 Aralık 2009 Perşembe

2 Yaş Sendromu, 4 Yaş Ergenliği :(


Bu çocukların sendromları, ergenlikleri ne zaman biter acaba? Tabi daha asıl büyük ergenlik olan bluğ çağıda vardı dimi?

Dün akşam bizim evde ortalık baya gergindi. Uzun zamandır sinirli olmayan, bilakis gayet ılımlı, sakin olan ben dün tabiri caizse zıvanadan çıktım.

Bizim oğlan 4 yaşını yeni doldurdu. Bu arada kreşe de gidiyor. ama kreşte yaptığı faaliyetler yetmese gerek eve gelip bir de evde gösteriyor hünerini. Çok güzel bu konuda şikayetçi değilim. El becerisi de gelişmiş oluyor bir sayede.

Fakat o dağınıklıklar, kağıt kırpıntıları, pamuk artıkları, faaliyeti için kullandığı bilimum araç gereçleri... Hepsinin bir anda salona saçıldığını düşünürseniz ortalık fena karışıyor yani. Bir de üstüne üstlük ''ben toplamıcam, salak'' tarzı bir üslup..


Tabi sizinde takdir edeceğiniz gibi ben çıldırdım. Biz zaten ailece evde çalışıyoruz. Eşim, ben ve kaynım. (İşimiz web tasarım üzerine home office çalışıyoruz yani) Tahmin edersinizki benim için zor bir durum, işlerim hiç bitmiyor.

Kahvaltı, ortalık toplama, iş, yemek, evin bitmeyen işi derken oğlanında üstüme gelmesi ben de böyle bir hava yarattı. Tabi sonrada üzüldüm çocuğa yüklendiğim için. Yanlış anlaşılmasın kesinlikle şiddet uygulamadım. Kendime yaptım ne yaptıysam ağladım, ağladıkça da rahatladım.


Aslında oğlumun kardeşe ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz şu aralar. Çünkü Utku yalnız oynamayı sevmeyen bir çocuk. İlk oyun çağına başladığından beri benimle oynadığından yalnız oynamayı bilmiyor. Evde de ona bir arkadaş gerekiyor.


Yine de çok şükür halimize. Çocuklarımız bizim herşeyimiz. Herşeye rağmen... Büyüklerinde dediği gibi: bu sayede annelerimizin değerini daha iyi anlıyoruz.

8 Aralık 2009 Salı

Şallarım...

Kendi el emeğim göz nurum olan şallarım. Ben şallara ve şal takmaya bayılırım. Bunlarda benim yaptıklarım. Yalnız telefondan çektiğim için resimler kötü çıkmış maalesef :(
Aslında daha çok foto çekecektim ama fotoğraflar bozuk çıkınca devam etmedim moralim bozuldu :(

Motif makinasıyla yapılan şal...


Kirpi yün ve düz yünle birlikte örülmüş etol...

7 Aralık 2009 Pazartesi

Bunlar da Benim Dükkandan :)

Ben de pek çok ev hanımı gibi eskileri değerlendirmeyi ve yeni şeyler üretmeyi çok seviyorum. Geçen yıl yaptığım çantaları göstermek isterim bugün sizlere.

Hani bilirsiniz bir ara çok modaydı eczanelerin çanta dağıtması. Herkes üçer beşer alırdı. Ben pek sevmezdim o çantaları. Eczanenin reklamını yapar gibi taşımak istemezdim kolumda. Ama bir gün bir şey aklıma geldi: O çantaları kaplamak. Çok da iyi oldu şimdi gönül rahatlığıyla kullanabiliyorum çantalarımı. Hem çok orjinal duruyorlar, hem de daha şık.


Eşim bir ara Suriye'ye gitmişti iş için, oradan bana Suriyeli bayanların giydiği geleneksel kıyafetlerden getirmişti. Pek hoş bir şey değildi. Dışarıda giyilecek gibi hiç değildi. (Suriye'deki en küçük beden bile bizdeki 3 numara). E ben de evde fazlalık eşya bulundurmayı sevmediğimden elbiseyi çantaya göre bir güzel kestim ve monte ettim. Sonrada elbisenin sarkan kollarından da gül yaptım. Herkese öneririm bu eczane çantalarından çok güzel kılıf oluyor. :)


Bu da diğer eczane çantam. Bu çantanın üzerineyse çok giydiğim, artık giymekten usandığım el örgüsü bir kazağımı monte ettim. Kazağı göğüs altından kestim ve çantayı içine oturttum, fermuarlı yerlerinden de diktim. Elle diktiğim için iplikler görünüyor ama olsun. Herşeye rağmen eski halinden daha güzel oldu.

Şimdi de sırada kuyumcuların verdiği altın cüzdanı var. Ona da bir şeyler uydurup burada sizlerle paylaşıcam...

Yorumlarınızı bekliyorum. Şimdilik hoşçakalın...

3 Aralık 2009 Perşembe

Pasta Arayışları...

Oğlumun doğum gününde sürdürdüğümüz pasta arayışını anlatmak isterim bugün sizlere.

Efendim bizim küçük bey tutturdu illa da okulum da doğum günümü kutlucam diye. Biz de memnuniyetle kabul ettik. Yalnız bir şey varki evde anneanne, babaanne ve dedelerde görmek ister torunlarının 4. yaş gününü ne de olsa her iki tarafında ilk torunu.

Bu yıl oğluma iki tane yaş günü yaptık biri kreşte arkadaşlarıyla, diğeri evde aile arasında. Bunun için de iki kere pasta telaşı sardı bizi. Pastane pastane dolaştık hem beyimizin zevkine hem de cebimize uygun pasta bulabilmek için. Derken küçük bey trenli bir pasta beğendi. Öyle çok gösterişli bir pasta değil. Sade kremşanti kaplanmış pastanın üzerine tren maketi koymuşlar;ama fiyat böyle bir pasta için oldukça fazlaydı. Neyseki pastanın aynısını yarı fiyata bulduk. (Bu piyasayı da anlayamıyorum. Aynı pasta, aynı firma tarafından yapılıyor; ama farklı pastanelere dağıtıldıktan sonra herkes istediği fiyata satabiliyor. Haksız kazanç elde etmek isteyenler bu fırsatları kaçırmıyor.)

Yukarıdaki fotoda pastane mamülü olan pastayı görüyorsunuz.

Biz okuldaki doğum gününü atlatmıştık;ama bir de ev için hazırlık yapmamız gerekiyordu. İki gün sonra da evde kutladık fakat bir farkla; bu kez pastayı ben yaptım. Valla kendim yaptım diye demiyorum ama tadı diğerinden daha güzel oldu. Görünüş olarak biraz çakma :) oldu ama tadı gerçekten daha güzeldi. içinin kreması olsun, muzu olsun pastane pastasına 5 basardı. Eee benim kıt malzemelerimle anca bu kadar oldu şekli napalım..:)


Bunlarda Utkum'un 4. yaş günü hatıraları:

Utku Bey aile büyükleriyle:) : babaanne ve dede


anneanne ve dedesiyle



veeee...... bizimle..... canım oğlum iyiki doğdun... iyiki varsın... iyiki seni doğurmuşum.

Bayramı da Bitirdik, Şimdi Çalışma Zamanı

Bayramdı, gezmekti derken bir bayramı da geride bıraktık Allah'ın izniyle..

Bende oğluşumu okula gönderip, geçtim pc'min başına ve başladım çalışmaya..Bu arada bir kaç yeni bloğa da takılmaya başladım, eşarp ve tesettür modasıyla ilgili. Bunlardan ilki turkuazesarp.blogspot.com, diğeriyse babyh23.blogspot.com Çok hoşuma gitti doğrusu her iki site yazarlarına da teşekkür ederim. Onlardan çok yararlanacakmışım gibi görünüyor.

Bu arada size geçen yazımda kilolarımla olan mücadelemi anlatmıştım yavaş ilerliyorum pek bir gelişme yok.. :( :(

Ayrıca size bahsettiğim 3 kitaptan 2'sini bitirdim. Umut ve Kayıp Gül. İkisi de çok güzel akıcı kitaplar tavsiye ederim. Sırada Can Parçası var ona da bugün başlıycam şu işlerimi bir halledeyim..

Neyse şimdilik bu kadar sonra devam edicem...
Daha çok çalışmam lazım çoooookkkk....